27 Nisan 2014 Pazar

Senden Önce Ben

Aşk vardır, ona inanmaktan vazgeçme...
Kalıpların dışında bir aşk , gerçek , tutkulu ama bir o kadar da yürek burkan... 
Gözyaşlarınıza engel olamıyorsunuz herşey bittiğinde...
Çılgınlık derecesinde hayatı yaşayan Will'in tekerlekli sandalyeye mahkumiyeti ile başlayan ve onun bakımını üstlenen Loisa'nın hakikaten dokunaklı hikayesi...
Birbirine zıt iki kutup , birbiriyle kavga edip sürekli laf dalaşında bulunan aykırı iki insan...
Aşk da burda başlıyor zaten...
O kadar gerçek ki , bu gerçeklik yüreğini yakıyor insanın...
"Kader hayatımıza birilerini sokuyorsa mutlaka bunun bir sebebi vardır" 'ın romanlaşmış hali diyebileceğim bu kitap okunmaya değer...


14 Nisan 2014 Pazartesi

Shantaram

Simyacı'nın üzerine çıkabilecek bir kitap olamayacağını düşünürdüm Shantaram'la tanışana kadar...Elime ilk aldığım,sayfalarını ilk çevirmeye başladığım an'dan itibaren benim için "özel" olan bu kitap, yaşamımızda birşeyleri değiştirebilecek bir güce sahip desem abartmış olmam...Okudukça büyüleniyorsunuz ve altı çizilecek yüzlerce öğreti çıkıyor karşınıza...

***Sevgiyi öldüremezsiniz.Onu nefretle bile öldüremezsiniz.Belki sevgi halini ,aşkı öldürebilirsiniz.Onları öldürür veya ağır bir pişmanlık içinde derine gömebilirsiniz ama sevgiyi öldüremezsiniz.Sevgi sizinki dışında bir gerçekliği tutkuyla aramaktır ve bunu içtenlikle dolu dolu yaşadınız mı sonsuza dek sürer...

***Göze aldığımız her risk çözülemeyen bir gizeme sahiptir...

***Suçluluk üzerimize sapladığımız bıçağın kabzasıdır,aşk ise bıçağın ta kendisidir.Ama bıçağı keskin tutan endişedir.Sonunda hepimiz endişeye mağlup oluruz...

***Kişilik ve kimlik, bir bakıma insanlarla kurduğumuz ve birbiriyle kesişen ilişkilerimizin koordinatları gibidir.Sevdiğimiz insanlar ve onları sevme nedenlerimizle kim olduğumuzu ve ne olduğumuzu tanımlarız...


7 Nisan 2014 Pazartesi

Dijital Fotoğrafçının El Kitabı

Scott Kelby tarafından 3 cilt olarak yazılmış kitaplar, amatörce fotoğrafla ilgilenenlerin yanında, profesyonellere de ilginç tüyolar veriyor.A'dan Z'ye fotoğraf çekmek hakkında bilgi sahibi olunabilecek bir kitap dizini...
Her ne kadar Ben fotoğraf sanatının teori ile değil ; pratikle olduğunu savunsam da , rafta gördüğümde almadan edemedim :) Aslına bakarsanız iyi ki de almışım diyorum çünkü o kadar detay bilgiler ve hileler paylaşılmış ki , uygulamak için can atıyorsunuz...
Sonrası mı ? Alıyorsunuz makinanızı ve atıyorsunuz kendinizi hayalgücünüzle beraber dışarıya:) 
Okuyun , cebinizde bulunsun :) 
Işığınız bol olsun :)


Uzaklar


Şehirlerin de gizli bir iç dünyası var mıdır ki insanlar gibi...
Gündüzleri farklı mıdır gecelerinden?...
Acı çekerler mi bu ikiyüzlülükten?...
Herkes yatıp da el ayak çekildiğinde gecenin kaftanına sığınıp bambaşka bir kente mi dönüşürler?...
Can Dündar'ın gözünden şehirler,insanlar , hayatlar...
Küçük bir seyahatname olarak da nitelendirilebilecek bu eseri okuyunca; bunun çok ötesinde olduğunu ;  "gezdim-gördüm " 'den ziyade Can Dündar'ın eşsiz bakış açısıyla şehirlerin de bir ruhu olduğunu keşfediyorsunuz...
174 sayfalık kitap sizi yormadan bitiyor ve içinizde "şimdi uzaklarda olmak lazım" düşüncesi şiddetle haykırmaya başlıyor...

6 Nisan 2014 Pazar

HİÇ kimse sıradan değildir

...Bazen insanlar çok güzel oluyordu...
Görünüşleriyle değil...
Söyledikleriyle de değil...
Sadece VARLIKLARI'yla...
Markus Zusak 'ın yazdığı 455 sayfalık macera romanı bi çırpıda biten kitaplardan...
19 yaşında kendini bir hiç'miş gibi hisseden taksi şöförü Ed'in, bir anlık olayla ( banka soygunu sırasında olay yerinde olması ve soyguncuları yakalama tesadüfü) başlayan Kahramanlaşma serüveni...
Olayın ertesinde posta kutusunda bulduğu Karo As'ı... Üzerinde yazılı üç adres... Ve herbir adreste farklı bir dünya... Tüm desteyi bitirecektir, görevi budur?
Kim vermiştir bu görevi ? Bu gizemin arkasında kim vardır ? Buna aldırış etmeden kendinin SEÇİLMİŞ olma düşüncesi ile farklı hayatlara dokunmaya devam eder...O bir kahramandır...
Yüreklere dokunan , içinizi ısıtan bir Kahraman...


Çocuğunuza Sınır Koyma

Robert J.Mackenzıe'nin kaleme aldığı 340 sayfalık bir kitap.Her bilinçli anne-babanın tatbik etmesi gereken kurallar dizini gibi görünse de, uygulamada malesef etkili olamıyor...
Hele ki benim gibi ikiz çocuk sahibi iseniz kitaba bağlı bir dünyanın olamayacağını , gün gibi anlıyorsunuz...
Kitap yalın bir dille yanlış davranışlarda bulunan çocuklara;  serbest mi ? Otoriter mi? davranmalı,her iki davranış biçiminin getirilerini ve getirebileceklerini konu alıyor...Pedagoglara göre uygulanabilitesi yüksek görünen ancak ebeveynlerce tatbiki çok zor olan kurallar dizini...
Ben okudum ama okuduğumla kaldım...Haa hiç mi feyz almadım ? Aldım tabi ki...
Okunulabilir ama beklenti yüksek olmasın :)  Yok öyle bi dünya çünkü :)


Cehennem

Aslında popüler olan kitapları popülaritelerinin zirvesindeyken okumayı sevmiyorum...ilk etapta bana ticari kaygıyı anımsatıyor...Fakat işin içinde Dan Brown gibi bir guru olunca iş değişiyor:) Da Vinci'nin Şifresi'ndeki gibi kesin yine beni altüst edeceğinden emin olduğum Cehennem okunulası bir başyapıt...
Romanın kahramanı Robert Longdon'ın son 48 saatini hatırlamaz halde , başından vurulmuş vaziyette İtalya'da bir hastane odasında kendini bulması ile başlayan olaylar...
Vaziyetini sorgulama fırsatı bile bulamadan, hasta yatağında saldırıya uğruyor ve genç bir bayan doktorun yardımı ile hastaneden kaçıyor...
Ülkesinden yardım talep ettiğinde de tüm dünyada aranan biri olduğunu , hatta ve hatta öldürülmek istendiğinin farkına varıyor...
Ama kahramanımızın üstün zekası simgelerde gizli olan gerçeği kitap boyunca çözüyor ve bizler ağzı açık bir şekilde Dan Brown hakkında "insan olamaz bu adam " yorumunu yapmakta hiç gecikmiyoruz...
Floransa, Venedik ve Güzel ülkemiz Türkiye'nin tarihi yerlerinin mekan oluşturduğu kitabın konusuna gelince: insanoğlunun neslinin hızlı nüfus artışı nedeniyle yok olacağını düşünen bir genetik uzmanının yarattığı ölümcül virüs...bunu savunanlar ve Longdon gibi bunun toplu bir katliama sebebiyet vermesinin önüne geçmeye çalışanlar...
Kitapta en keyifli okuduğum yerler Türkiye de geçen kısımlardı.Yazar;  Ayasofya ,Yerebatan Sarnıcı ,Kapalı çarşı gibi mekanları ; sokak levhalarına varıncaya kadar detaylı ve güzel anlatmakta... Bir de o heyecanı bize birebir yansıtmakta...
Kitap severlerin mutlaka dimağlarında bulunması gereken bir kitap...

Katya'nın Yazı

Yazarı çok ilgimi çekmişti ilk elime almayı düşündüğümde...Düşünsenize bir adam var ; inanılmaz bilgi dolu, mistik olaylara meraklı , çok zeki , kitaplarının her sayfasında heyecanı kalbinizde hissettiriyor ...Ama kim ???? Belli değil ??? Kim olduğunu , nerde yaşadığını ölümüne kadar saklayan bu yazar Trevanian takma adı ile 10 adet kitap yayınlamıştır...şibumi ve katya'nın yazı en bilindikleridir.( şibumi'yi elimde olmasına rağmen hala okuyamamış olmanın sıkıntısını yaşıyorum :( en kısa zamanda okuyup , görüşlerimi paylaşıcam ) 
Gelelim mevzu bahis olan Katya'nın yazına...Lost 'vari bir kitap...Aşk romanı görüntüsünde başlanılan , ancak okudukça çok daha derin duyguları barındırdığını anladığınız , insanları ve ruhlarını anlatan enteresan bir kurgu...Birinci Dünya savaşı zamanında genç bir doktorun ilk aşkı...
Farklı... 
Şaşırtıcı...
Sürükleyici...
Aşk'lı....
Mistik....
Tahmin edilemeyen bir son...
Tavsiye ediyor muyum ? KESINLIKLE!!!

...sonra ayağa kalktım,şapkamı elime aldım, dudaklarıma amaçsızlık yerine yerleştirdiğim garip gülümseme ile onun yanıma varmasını bekledim.
  Karşımda durduğu zaman "küçük hanım ? " dedim
  "Siz doktor Montjean mısınız?"
  "Hayatın bana yüklediği yüklerden biri de o , evet " dedim...
Yalnız kaldığım zaman çeşitli sosyal karşılaşmaların provasını yapmak ve basit sorulara kültürlü ve ilginç sandığım cevaplar geliştirmek, başta gelen meraklarım arasındaydı....

(Ölümünden sonra kimliği ortaya çıkan yazarın gerçek adı Rodney William Whitaker'dır.2005 yılında ölmüş , ve yine giz geleneğini bozmamak adına mezarının yerinin kimse tarafından bilinmemesini vasiyet etmiştir ) 

5 Nisan 2014 Cumartesi

Yarim Haziran

Can Dündar...Kıvrak zeka ve duygusallığın birleştiği, Yarim Haziran'daki 44 denemede bunu yine, yeniden ortaya koyan üstad...
Bazı kitaplar vardır insanların hayatında "özel"diye adlandırdıkları...işte onlardan birisidir bende bu küçük mavi kitap...
En sevdiğim mi ? 
Aralarında seçim yapmak inanın ki çok zor...
Kaç kopyayız biz? ,Keşke, Özleme dair...
İçine Atan ; işte benim ruhuma en dokunan...
*Suskunluğundan tanırım O'nu...Yüzünde her daim nöbete duran ve içindeki depremi maskeleyen gülücüğü bilirim.
O depremin yüreğinde açtığı derin yarıklardan en küçük bir iz yansımasa da yüzüne, aşinayım ketumiyetine...
Bilirim ki, kabil olsa da, ters çıkarılmış bir kazağı düzeltir gibi içten kavrayıp dışa çevirseniz ruhunu,sanki yıllar yılı söylenmeyip saklanmış,dilin ucuna kadar gelip tutulmuş, tam haykırılacakken içe atılmış yüzlerce sözcük, hafızaya kelepçelenmiş binlerce söz, dile getirilmemiş onbinlerce itiraz, akıtılmamış onca gözyaşı ilmek ilmek çözülüp saçılıverecektir ortalığa...
Ama O Konuşmaz.
Sabırla dinler, sitemsiz kabullenir ve ruhunun derinliklerine gizlediği çekmecelerde özenle saklar içine attıklarını...
Sadece kendisiyle baş başayken açar onları..
.....
.....
Oysa ne kadar gizlemeye çalışsa da içindeki fırtınanın birilerince farkedileceği umudunu hep korur.Suskunluğunun herşeyi anlattığını sanır.Sanki onca gürültü içinde birileri gözbebeklerini okuyacak ve konuşmayı bilmeyen bir çocuğun derdini anlar gibi , iç dünyasında çağlayan nehrin sesini duyacaktır.Başını sessizce öne eğişinden, sitemkar imalarından, dargın yalnızlığından derdini anlayacak, şifresini çözüp sessizliğini sese çevirecek birini bekler umarsızca...
Oysa gürültünün çağında, kimselerin vakti  yoktur, anlatmayanın derdini anlamaya...
....
....
Tanırım O'nu...
Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler birbirlerini
Çareyi de bilirler.
Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve şevkatle içeri sızıp O'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler...
Beynine ancak o dost eli uzanabilir.
O yoksa yedeği kurşundur.

Empati

Farklı kurgusu , sıradışı anlatımı ve akıcılığı ile 639 sayfa olan Empati ' yi kısa sürede bitirebiliyorsunuz...Olasılıksız'dan çok etkilenmiş olan ben , Adam Fawer 'dan daha neler çıkabilir acaba merakıyla hiç düşünmeden Empati'yi aldım ve okumaya başladım...
Yine yanıltmadı...
Aslında zor bir roman,ara vermeden okumak gerekiyor, çünkü herşey birbirine bağlı...2007 den başlayıp, bi anda 1990 'a gidiyor ve işte o satırlarda "hadi canım sende", "oooo" , "yok artık" 'lar dilimizden dökülmeye başlıyor...Sonra bir bakıyorsunuz tekrar 2007'de ve kitabın vurucu anı olan YARGI GECESİ'nde buluyosunuz kendinizi...
Kitabın konusunu oluşturan empat'lar çok nadir insanlarda görülen özelliklere sahip.Birtakım manyetik güçler ile karşısındaki insanın düşüncelerini değiştirebiliyor , bükmek adı verilen sistemle beyinlerine girip, onları mutlu, öfkeli , huzurlu, korkulu... yapabiliyor...
Ailelerinden koparılan iki empatın (Elijah ve Winter ) yetenekleri geliştirilerek küresel çıkarlar için kobay gibi kullanılmasını soluksuz okuyacağınızdan eminim...
Yine Adam Fawer felsefeyi , bilimi ve dini birleştirmiş ve ortaya sıradışı bir roman çıkarmış...
***Insan her istediğini yapmakta özgürdür,ama buna kendisi karar vermez.Karar veren arzularıdır, insanoğlu arzularının kölesidir.Yani aslında insan özgür değildir!!!
 ***Sadece arka kapağı bile yeterince ilgi uyandırıyor bence ;) keyifli okumalar...

Olasılıksız

Adam Fawer 'ın kaleme aldığı , 2006 yılında yayınlanan bu kitap ; ilk sayfadan itibaren büyüleyici bir özelliğe sahip.Yazardaki hayalgücünü kıskanıyorsunuz bir kere:) " nasıl yani ? Yok artık ? vs..." gibi cümleleri kitabın son sayfasına kadar tekrar edeceğinizden eminim benim gibi.... abartmıyorum :)
Kitabın kahramanı David Caine...enteresan bi tip...Olasılık, istatistik üzerine uzmanlaşmış bir eğitim görevlisi..Aynı zamanda bir kumar tutkunu...Kazanma olasılığının yüksek olması nedeniyle tüm parasını son oyununda ortaya koyar ,ancakkkk %1 gibi düşük bir olasığın gerçekleşmesi ile beş parasız kalır ,ayrıca Rus mafyasına da binlerce dolar borçlanır ve olaylar zinciri başlar...
Hayatımıza dair aldığımız en ufacık bir kararın, ya da tek bir hareketin hayatımızın akışını nasıl bir anda değiştirebileceğini şaşkınlıkla okuyacaksınız...
Hepimiz yaşamışızdır ; 10 dk önce aklımızdan geçen bir arkadaşımız ,telefonun diğer ucundan bize alo diyordur....Bu tesadüf müdür ? Yoksa başka bir anlamı mı vardır ? 
Ya da ( bende çok olur ) "ben bu an'ı yaşamıştım " ... Deja-vu... Açıklanabilir bir şey midir ? Bunun kontrolü bizde midir? 
Rüya, şans, tesadüf,his hepsi aslında belli bir sistematik süreç midir? 
Ben çok etkilendim Olasılıksız'dan...
472 sayfa olan bu kitap sonu sürprizli olanlardan :)
Matematik, bilim , felsefe ancak bu kadar etkileyici bir şekilde bir araya getirilebilir diyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum .

Simyacı

Simyacı... Felsefesini kendime ezber ettiğim ve hayatımın belli dönemlerinde olmak üzere 3 kez okuduğum , tekrar tekrar okumaktan bıkmayacağım ve her okuduğumda farklı dersler alacağım yegane kitap... Başucu kitabım...
Paulo Coelho 'un 1988 de yazdığı felsefi bir roman...176 sayfa...
Kitaplarla arkadaş olan Santiago isimli bir çobanın masalsı hikayesi...
Bir kişinin kendi isteklerine ulaşmasının en güzel yolu, bu isteklere ulaşması için yine kendi verdiği kararlardır...Yazgısını elde etmeye çalışan maceraperest Santiago'nun ispanyanın bir köyünde başlayıp ,Mısır piramitlerine kadar varan ve zaman zaman yaptığı nokta atışlarıyla ağzımızı açık bıraktıran yolculuğu...
***Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz.Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek.Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana...

yeni bloga merhaba!!!

severim okumayı...alır başka diyarlara götürür...kah çılgın bir savaşcı olursunuz,kah gözü kara bir aşık,kah seri cinayetler işleyen bir katil..hangi kahramanın yerine geçerseniz geçin ,kitap sığınılacak bir limandır benim lügatımda :)
niyetim penceremden gördüklerimi sizlere aksettirmek, belki kıyıda köşede kalmış ,sessizce okunmayı bekleyen bir kitabı raflarınıza ve kalplerinize kazandırabilmiş olmak ;)
keyifli okumalar....